Yıllar içinde beslenme davranışımızın değişmesi, hareketsizliğin artması ile birlikte ‘Obezite’ artık toplumumuzun bir numaralı düşmanı haline geldi. Daha önce çevremizde obez kişiler gördüğümüzde şaşırıp birbirimize gösterirken, ‘Amerika’da obezite ne kadar arttı’ diye hikayeler anlatırken şimdi Avrupa’nın en obez ülkesi biz olduk. Maalesef ülkemizde her 10 kişiden 3’ü obez. Peki nasıl geldik bu hale?
Obezitenin altında yatan bir çok faktör var. Öncelikle genetik yatkınlıklar çok önemli. Ancak tabiî ki genetik olarak Obeziteye eğilimli olmak illa ki Obez olacağımız anlamına gelmiyor. Yaşadığımız hayatı nasıl yönlendirdiğimize göre Obezite bizi buluyor. Yani Obezitenin anahtarı aslında bir anlamda elimizde.
Yaşadığımız hayat ile Obezitenin arasında bağlantı varsa o zaman iş yaşamı ile ilintisine baktığımızda çalışma hayatının gün geçtikçe zorlaşması, mesai saatlerinin erken başlaması ve geç bitmesi, çalışanlardan beklenen fedakarlıklar, mesailer kişileri kahvaltı yapmamaya, öğle yemeğini atlamaya, akşam yemeğini geç saatlerde yemeye yada yemek hazırlamaya ayrılacak vaktin olmamasına bağlı dışarıdan hazır gıdalara yönelmelere itti. Özellikle masa başı çalışan kişilerde kilo artışının hızlı bir ivme kazandığı görülüyor. Obezite tek başına sadece dış görünüşümüzü etkileyen bir durum olsa büyük beden kıyafetler ile bu durumu halletmek tabiî ki çok kolay. Ancak Obezite kalp damar hastalıklarından tutun da diyabet, karaciğer yağlanması gibi bir çok hastalığı da beraberinde getiriyor. Bu da hem kişiler için hem kurumlar için büyük bir tehdittir.
Bu konuda hem çalışanı korumak hem de kurumun iş gücü kaybını engellemek için yapılması gereken aslında öncelikle çalışan kişilere doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmaktır. Doğru beslenen kişi ideal kiloda olur yada fazla kilosundan süreç içerisinde kurtulur. İdeal kiloda olmak bir çok hastalığı önler. Hastalıklar engellendiği zaman iş verimliliği artar. Beraberinde sağlıklı anne baba bu doğru davranışlarını çocuklarına da uygulatmaya çalışır ve sağlıklı nesiller yetişir. Yani bir kişinin hayatını değiştirmek, bir aileyi, bir kurumu, bir ülkeyi yani özetle tüm geleceğimizi değiştirir, iyileştirir. Buradan yola çıkarak bir diyetisyen olarak beslenme davranış değişikliği sağlayabilmek adına kurumlara beslenme danışmanlıkları yapmaktayım.
Kurumsal Beslenme Danışmanlığı kapsamında şirketlerde aşağıdaki hizmetleri veriyorum: